ÖZCAN DENİZ’İN YENİ DİZİSİNİN ÖZÜ BAKİRE MERYEM MİTİ!

Ekranların en acının dibine vuran dizisi başladı: Kaderimin Yazıldığı Gün! Dizinin başından beri hikayesini izlediğimiz Elif ilk bölümün sonlarına doğru izleyiciye dizinin çatışmasını şu replikle sundu: “Kardeşim hasta, annem hapiste, ne yapacağım ben? Neden her şey bizi buldu Allahım neden? Bir mucize yok mu?”

Ve mucize geliyor… Başa dönersek dizinin özeti şu, Elif (Hatice Şendil) babası tarafından biriyle evlendirilmek isteniyor, Elif kabul etmeyince çıkan arbedede annesi kötü babayı öldürüp hapishaneye düşüyor. Bu dakikalarda kriz geçiren küçük kardeşin kalp hastası olduğu öğreniliyor, Elif çaresiz nereden para bulabileceğini düşünüyor… Hikayenin zengin kanadında ise Kahraman (Özcan Deniz) yıllar önce kendisi nedeniyle kaza geçiren ve bir daha anne olamayan karısı Defne (Begüm Kütük) ve kaybettikleri bebeğinin suçluluğunu duyuyor. Kahraman’ın Hataylı köklü ailesi soyun devamı için torun beklerken Defne anne olmanın yolunu taşıyıcı bir anne kiralamakta buluyor. Doğru tahmin elbette bu anne Elif olacak… Üstelik Defne’nin yumurtalıklarındaki problem nedeniyle Elif dahi bilmese de çocuğun yalnız taşıyıcı değil biyolojik annesi de Elif, yani kayınvalidenin işgüzarlığı ile Kahraman’ın spermi ve Elif’in yumurtasından bir çocuk dünyaya gelecek… Bir de Gürbey İleri’nin canlandırdığı evin erkek torunu var, o da Elif’e aşık, Elif de Kahraman’dan hoşlanıyor. Unutmadan, Kahraman’ın evinde Türk dizisinin zengin aile klişesi; kıskanç kardeş, fesat elti ve dul görümce öğelerinin de bulunduğunu eklemekte fayda var. Dizi nereden bakarsanız acı dolu… Ruhum sancıyor sevgili senarist!

“EKSİK KADIN” İLE “TAM ADAM”IN MEYVESİZ AŞKI

Kaderimin Yazıldığı Gün Dizi Eleştirisi
Kaderimin Yazıldığı Gün Dizi Eleştirisi

Çocuğu olmayan Defne için dizi boyunca bizzat Defne tarafından beş kez “eksik kadın” dendi. “Ben o kazada kadınlığımı kaybettim”, “Eksik bir kadınım” sözleri sıklıkla tekrarlanırken öte yandan hikayenin satır aralarından ve Hatice Şendil’in röportajlarından anladığımız Elif’in bekareti, “kadınlık” tartışmasına parantez açmama neden oldu. (Dizinin henüz başında Sindrella misali Kahraman’ı ilk gördüğünde Elif tarafından dikkatsizce düşürülen mendil, Sindrella hikayesinin bekaret sembolik olarak yorumlanan cam ayakkabısının işlevini taşımıyor mu?) Biraz da öngörüde bulunursak Elif’in Defne’nin “eksik kadınlığını” tamamlayacak olması hikayenin ilerleyen süreçte bir aldatma konusuna gireceğinin sinyalini veriyor. Öncelikle Elif’in cinsel birliktelik yaşamadan anne olması Hatice Şendil’in bir röportajında yaptığı gönderme üzerinden devam edersek Bakire Meryem mitini hatırlatıyor. Dramatik kurguyu kuvvetlendiren bu “bakirelik” mevzuunu biraz daha derinleştirirsek…

TAŞIYICI ANNELİK TABUSU BAKİRELİKLE SINANIYOR

 

Kahraman adıyla müsemma ailesinin kurtarıcısı bir genç adam, yeğeni dayısının kahramanlık hikayelerini anlata anlata bitiremiyor, kardeşinin yanlış şirket anlaşmalarını yoluna koyan, aileyi bir arada tutan direk Kahraman… Ancak onun hikayedeki engeli çocuk sahibi olamaması ve birçok mitolojik hikayede olduğu gibi burada da çözüm bakire kadın imgesi. Amargi Dergi’nin 17 Eylül 2011 tarihli arşivinde örnek verildiği gibi, tehlikeli oldukları için yakalanmaları neredeyse olanaksız olan tek boynuzlu atları sakinleştirmenin tek yolu bakire gücüydü mitolojik hikayelerde… Macar Kontes Erzsébet Báthory’nin kaybettiği gençliğini ve güzelliğini geri kazanmak için bakire kanıyla yıkanmayı saplantı haline getirmesini hepiniz bilirsiniz, tarihte kaybolan onca obsesyon arasında bu takıntının hala unutulmaması onun gençliğe olduğu kadar bizim de kadınlığa ve kadın cinselliğine olan saplantımızın eseri değil mi ne dersiniz? Buradan bakınca Elif’in taşıyıcı anneliğinin yaratacağı tartışmanın ve hikayenin izleyici gözünde kabulü kolaylaşıyor. Elif, Kahraman’ın tek kurtarıcısı, saf, masum ve bunun göstergesi olarak bakire (!), üstelik Defne eksik ve tamamlanmaya ihtiyacı var… Taşıyıcı annelik İslam’da karnında taşıma vurgusuyla bütünleştiği üzere Türkiye toplumunda bir tabuyken bu tabunun başka bir dokunulmazla bekaretle sınanması dizinin tartışılmasını garantiliyor ve dramatik kurguyu da enfes bir şekilde tamamlıyor. Daha önce Bebeğim dizisiyle ekrana gelen taşıyıcı annelik bu kez zamanında yarattığı tartışmanın yalnızca kırıntılarını bırakıyor… Sizce aradan geçen birkaç yılın yanında olayı meşrulaştıran bahsettiğim öğelerin de etkisi yok mu?

Bir bölümde cinsiyetçi dilin, ataerkil zihniyetin tezahürü pek çok öğe bulunduran dizi, “kendi kanından canından bir torun” isteyen kayınvalidenin kızından olan erkek torununu soyun devamı saymamasından da anlaşılıyor. Ne de olsa soyun devamı erkek üzerinden olur, soyad onunla devam eder, kadın tamamlayıcı öğedir, üstelik hikayedeki kadın bir de eksikse erkeği ve soyu tamamlamak, boşluğu doldurmak bir başka kimliksiz kadının görevidir… Dizi alt metninde bize bunu söylüyor.

16-10-kaderimin-yazildigi-gun-2-bolum-fragmani-son-bolum-star-tv.jpg

KAHRAMAN KİMİN KOCASI OLACAK?

İlerleyen bölümlerde Defne biyolojik annesi olduğunu sandığı çocuğun aslında Elif’in olduğunu öğrenince ne yapacak dersiniz? Bakire Elif, Ömer’in çocuğunu doğurup biyolojik olarak da anne olduğunu öğrenince hikaye nasıl evrilecek? Ömer şimdi asıl olarak kimin “kocası” olacak? Aile kaç kişiden oluşacak? Soyun devamını getiren Elif, cinsellikten soyut kimliği ve kadınlığı ile dizide “eksik kadın” olarak tanımlanan Defne’den daha mı “kadın” olacak? Soyu devam ettirecek olan kadının ancak annelikle erişeceği yüksek mertebe bir de bu bekaretle mi kutsanacak? Sorular sorular sorular… Dizi alt metni ve önkabulleriyle cinsiyetçi ve muhafazakar çizginin göbeğinde.

Bu soy devamı konusunu düşünürken aklıma gelen bir hikayeyi, aklımda kalan kadarıyla size anlatarak yazıya son vermek istiyorum.

Bir kabile toprakları Batılılarca işgal edilir, kabileyi bir süre gözlemleyenler özel mülkiyetin olmadığını aile biriminin bulunmadığını fark ederler. Çocuklar çekirdek bir aile bilmeden kabilece yetiştirilmektedir… Bir gün Batılı bir komutan kabileden bir erkeğe sorar, “Kadınlarınızın doğurdukları çocukların kimden olduğunu bilmiyorsunuz, olur mu böyle şey?” Kabile reisi karşılık verir, “Siz sadece kendi çocuklarınızı seviyorsunuz, biz ise bütün çocukları seviyoruz.”

Hikaye hakkındaki yorumu size bırakıyorum, ancak sözün özü Kaderimin Yazıldığı Gün pek çok açıdan beni kendinden soğutan ve sorgulatan bir dizi oldu. Buram buram dram kokan bu dizinin sürekli izleyicisi olmayacağım kesin, meraklısına, izleyicisine şimdiden iyi seyirler…

Dipnot Televizyon yazılarını ve çok daha fazlasını Dipnot Tablet dergide okuyabilirsiniz.

App. Store’dan iPad ve iPhone’nunuza ÜCRETSİZ indirmek için tıklayınız. 

“ÖZCAN DENİZ’İN YENİ DİZİSİNİN ÖZÜ BAKİRE MERYEM MİTİ!” üzerine bir yorum

  1. bu dizi senaristlerinin türk aile yapısına ve evlilik kurumuna saygısı olmadığı gibi dejenerasyonada sebebiyet veriyorlar . Taşıyıcı annelik üzerine yapılmış yabancı dizi ve flimler var ama böyle bir mevzuda dram oluşması için anne ve bebek ilişkisi vurgulanıyor bu dizede taşıyıcı anne ve baba çok net bir şekilde kırıştırıyor bunun nekadar itici olduğunun yazanın oynayanın yönetenin farkına varmaması çok büyük tesadüf. Berbat bir dizi özcan denizin oynadığı en berbat senaryo .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir