Sana Bir Sır Vereceğim ile kitlelerce tanınan şimdilerde Kertenkele’nin Melis’i olarak karşımıza çıkan Dilşad Şimşek ile Dipnot Tablet okurları için söyleştik. Fan kitlesinden, yeni sinema projesinden, Kertenkele’den ve elbette aşktan konuştuk. Gülücük dolu bir söyleşi sizleri bekliyor:

Ekranda ani duygu değişimleri olan karakterlerin daha çok ilgi gördüğünü düşünüyorum. Şöyle ki izleyici sevip sevemediği ikilemine düşünce o karakter tutuyor. Melis de biraz böyle, ne dersin?
Kesinlikle. Ben de ilk defa böyle bir karakteri canlandırıyorum. Ne yalan söyleyeyim alışana kadar ben kendim bile garipsemiştim karakterimi. Kolay değil aslında. Sürekli çizginizin dışına çıkıyorsunuz. Melis kurnazlık, oyunlar peşindeyken onu gerçekten kötü biri zannedebilirsiniz ama bir anda saflaşıp yumuşaması… (Gülüyor) zor biri.
İzleyici neden Kertenkele izlemeli?
Sıra dışı bir konu her şeyden önce. Güldürüyoruz, ağlatıyoruz, şaşırtıyoruz, eğlendiriyoruz… Tam da herkesin ihtiyacı olan şey diye düşünüyorum.
Çocukken şarkıcı olmak istermişsin, sesin güzel mi?
(Gülüyor) aslında olmak istediğim birçok şeyden biriydi. Şan hocam; üzerine düşersek birşeyler ortaya çıkarabileceğimizi söylüyor. Kendimi bu yönde zorlamam için sesimi kullanacağım bir proje bekliyorum sanırım (Gülüyor)
Norveç’te doğmuş ve 14 yaşına kadar orada yaşamışsın. Dünyanın en özgür ülkelerinden birinden Türkiye’ye gelince neleri yadırgamıştın?
Birçok şeyi… Sokak hayvanlarının oluşunu, yaya geçidinde araçların durmayışını, kalabalığı, kalabalıktan Oluşan (kimi zaman haklı olarak) insanların sabırlarının olmayışını…

Kertenkele dizisi dizideki imam karakteri üzerinden bile çok eleştiri aldı, hatta diyanet işlerinin cami çekimlerine kısıtlama koyduğu haberler basında yer aldı. Biraz fazla mı ciddiye alıyoruz dizileri dersin?
Yanlış anlıyoruz, anlaşılıyoruz da diyebiliriz. Biraz da önyargılı bir toplumuz tabii. Neyin ne olduğuna bakmadan hemen yargılıyoruz. Ama sonra ortalık süt liman…
Kertenkele’yi ilk izlediğimde atv’nin gece tekrarları bile reyting alan Adanalı dizisini anımsamıştım ve iki dizinin de aynı dinamikleri taşıdığını düşünüyorum. Senin Kertenkele hakkındaki ilk izlenimin neydi, böyle bir başarı bekliyor muydun?
Projeyi duyduğum anda büyük başarı elde edeceğini hissetmiştim. İnandığım ve hissettiğim bir işin de bana yanılmadığımı göstermesi kadar büyük bir zevk yok.

Bu kadar güzel kadının, erkeğin olduğu sette herkes çekişme bekler… Nasıl gidiyor çekimler?
(Gülüyor) Evet kadınlarımız çok güzel gerçekten. Erkekler de öyle. Egosuz bir ortamda çalışıyoruz daha ne olsun, e haliyle çok da keyifli bir set ortamı çıkıyor; dolayısıyla da çekimlerimiz oldukça güzel geçiyor. Bol kahkaha krizli (Gülüyor)
London School of Public Relations mezunusun bildiğim kadarıyla ajans tecrüben de var. Halkla ilişkiler uzmanı açısından baktığında dizilerinden ve kanalların pr stratejilerini nasıl değerlendiriyorsun? Ben yan yana duran erkek ve kadınların fotoğraflarıyla billboard görmekten sıkıldım örneğin.
İstisnalar hariç büyük bir ayrılık fikri ile yürütülüyor sanırım. O Yüzden çoğu proje ne yazık ki başlamadan bile bitiyor. Sanırım burada sistem yeni yeni oturuyor diyebilirim. Bu benim değerlendirmem tabii. Pek de haddime değil aslında bunu benim değerlendirmem:) nice PR’cılar dururken.
FANLARINKİ KARŞILIKSIZ SEVGİ
Sana bir sır vereceğim Türkiye’nin gerçek anlamda ilk “fan” kitlesini edinen işi oldu. Sonrasında zaten dizi fanları gruplaştı ve artık diziler bu kitleyi de harekete geçirecek şekilde kurgulanıyor, cast buna göre oluşturuluyor. Bunu neye bağlıyorsun?
Bakış açısı ve zaman değişti. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık. Böyle bir yeni nesil yetişti. İyi ki de varlar ve kocaman bir aile oluşturuyorlar. Bu büyük sevgiye ve bağlılığa ben de şaşkınım açıkçası. Dizilerin de bu yönde kurgulanması da kaçınılmaz son aslında. O taraftan doğru strateji (Gülüyor) fan kitleleri tarafından ise tamamen karşılıksız sevgi…
Senin o yaşlarda hayran olduğun kimse oldu mu?
Evet ben büyük bir Kemal Sunal hayranıydım…
İşitme engelli bir karakteri oynama isteğin olduğu doğru mu? Bu ilginin sebebi nedir?
Evet doğru. Onları her anlamda destekleme isteğim ve onlar için daha çok projelerin olması isteği ilgi sebebim.
ÇOCUKLUK AŞKIMA 11 YIL SONRA KAVUŞTUM
“Mutluluk yoktur mutlu anlar vardır” dediğini okudum, en mutlu olduğun anı benimle paylaşmak ister misin?
Çok fazla en mutlu olduğum anlar var aslında. Nasıl saysam ki:))) Düğünüm, yeğenlerimin doğumu… gibi çok özel gerçek “an”lar….
Çocukluk aşkınla evlendiğin doğru mu? Nasıl oldu bu yıllar sonra mı görüştünüz yoksa çocukluktan bu yana devam eden bir aşk mı evliliğe ulaştı?
11 yıldan sonra kavuştuğum bir gerçek…
FİLM MÜJDESİ: “Her Şey Aşk İçin”
Son olarak bana bir sır verir misin?
Bu yaz bir sinema filminde yer alıyorum. İlk sinema filmi projem. Sevgili yönetmenim, ilk göz ağrım Andaç Haznedaroğlu’nun yöneteceği “Her şey Aşk İçin”, bu bir sır değil ama henüz duyurmadığım için yeni bir bilgi (Gülüyor)
Röportaj: Gizem Kaboğlu – Dipnot Tablet Dergi