Yaz’ın Öyküsü dizisinin Selin’i Elit Andaç Çam ile Ne Münasebet’in Çisil’i Bengi İdil Uras, Dipnot Tablet için kick box yaptı. İlk kez eldivenleri giyen iki oyuncu, dünya şampiyonu Avatar lakaplı sporcu Çağan Atakan Arslan koçluğunda ilk derslerini aldıktan sonra sorularımızı yanıtladı. The One Terrace Sports Club’ta gerçekleşen çekimlerde ter döken ikili, eğlenceli tavırları ve sportif becerileriyle enerji yükseltti. Sizleri bu kıpır kıpır röportajla baş başa bırakıyorum.
Elin ağır mıdır? Ringte görünce korktum ben biraz… Kavga eder misin normalde?
Yok ya, korkacak bir şey yok. Şaka bunlar… (Gülüyor) Elim ağırdır ama severken ağırdır.
Kick box sence erkeksi bir spor mu? Halbuki sen çok kadın kadın olan kadınlardansın, kendine yakıştırıyor musun?
Boks bence de baya erkeksi bir spor ama bir yandan da çok estetik. Dans etmek gibi. Ya da ben işin agresif kısmıyla değil de estetik kısmıyla ilgileniyorum daha çok. Bu arada öyle çok kadın kadın bir tip de değilimdir aslında. Sanırım şimdiye kadar oynadığım karakterler dolayısıyla öyle bir imaj oluştu insanların kafasında ama hiç de öyle çıtkırıldım bir kadın değilim.
Yazın Öyküsü dizisinin Selin’i Elit Andaç Çam ile Aşkın Bedeli dizisi döneminde yapılan röportaj:
Sosyal medyada en çok hakaret edilen oyunculardan biri şu sıralar Aşkın Bedeli dizisinin Nil’i Elit Çam… Sade makyajıyla, aklı başında tavırlarıyla karşımda sosyoloji mezunu olan ve oyunculuğa gönül veren zeki ve genç bir kadın oturuyor önce. Mekanartı sahnesinde iki oyunda bir transeksüel ve Şahmeran’dan, İkinci Kat’ın Barselo oyununda canlandırdığı hamile pole dansçıdan, ekranda ise kötülükler kraliçesi olan Nil’den çok farklı kendisi. Yanımızdan geçen, dizinin izleyicisi olduğu belli olan kadınlar “Yapma kızım” diyene dek tiyatrodan konuşuyoruz, sonra söz Nil’in öldüren cazibesine geliyor. Yolda önünü kesen izleyicileri, bu gerçekçiliği övgü olarak kabul ettiğini söyleyerek gülümsüyor, geride bu satırları dolduran keyifli bir söyleşi kalırken aklıma bizi yolda çeviren izleyiciler geliyor… Deşifre sonrası bu röportajda gördüğüm Nil’den çok farklı olan kadını, Elit’i sizinle tanıştırmak istiyorum. Buyurun sayın izleyici:
Aşkın Bedeli Nil Röportaj
Tiyatrodan başlayalım 80’lerde lubunya olmak nasıl bir şey? Neden özellikle 80’ler lubunyaların hikayelerinin anlatılmaya “değer” görüldüğü bir dönem?
Darbe dönemi Türk halkının ortak hafızasında çok fazla acı ve hikaye saklayan bir dönem zaten. Şimdiye kadar o döneme farklı pencerelerden bakan birçok iş üretildi ama trans bireylerin darbe döneminde neler yaşadığını kimse merak etmedi. Oyun esnasında seyirci tanıklık ettiği acının büyüklüğü karşısında afallıyor. Ne acılar çekildi ama şimdi her şey geride kaldı diyemiyoruz maalesef… “2000’lerde lubunya olmak” isimli bir proje olsaydı bu, yine benzer ötekileştirme ve sistematik şiddetten bahsediyor olurduk.